8 Eylül 2013 Pazar

Eylül...

Hep hüzün ayı gibi gelmiştir bana Eylül..Aslında sonbahardır hüzün; ama ilk ayı olduğundan sanırım çoğu insan için böyledir.. Sımsıcak, içimizi kıpır kıpır etmiş, dolu dolu geçmiş, güzellikler yaşatmış uzun bir yazdan çıkıp düşeriz bu aya. Güneşi kaybederiz. Durgunluk getirir haliyle. Kışın soğuk ve acımasız yüzünü görürüz.
Yaz-kış ilkbahar-sonbahar her mevsimin kendine has güzellikleri var bana göre. Tadında ve dozunda yaşamak gerek sadece...

Bir şiirle bitirmek istiyorum; "Ben Eylül Sen Haziran" 

Ümit Yaşar Oğuzcan.

Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar

Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım

Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer oldu güldüğün yerde

Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık

Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara

4 Eylül 2013 Çarşamba

Biz Bu Yaz

Yaz gelince herkesin aklına ilk olarak tatil gelir. Deniz, kum, güneş. Bu mükemmel üçlü tüm yılın stresini alır üzerimizden. Biz bu yıl başlangıçta Marmaris için plan yaparken bir anda Antalya'da bulduk kendimizi :)


Aslında ay olarak Egeye daha uygunduk. Ağustosta Akdeniz'i bir düşünün! Kendi açımdan pişman oldum diyebilirim; ama genele bakarsak hiçbir tatil kötü geçmez zaten :)

Yıllar önce birbirine aşık iki mimar genç bu oteli çiziyor ve otelde düğünleri oluyor. Tam bir aşk oteli yani. Gemi şeklinde tasarlanmış,görünümü güzel. Her ne kadar beş yıldızlı olsa da, benim beklediğim gibi bir otel olmasa da birkaç gün sonra alıştım.








Bol bol yüzdüm,Fatih oldukça güneşlendi ben hiç güneşlenmedim desem yeridir. 






Hem hoşlanmam hem de açık tenli olduğum için kızarırım. Bu yüzden gölgede kalmayı tercih ediyorum.  Güneşin dik açıyla geldiği zamanlar suda kalmamaya dikkat ederek korunuyorum. 


Tatilin 2. günü sevgilimin doğum günüydü. Sabah erkenden kalktım lobiye koştum. Hemen pasta siparişi verdim. Öğle yemeğinden sonra odaya gelecekti. Doğum günü olan insan kaç yaşında olursa olsun içten içe bekler! Güzel sözler duymak, hatırlanılmak ister! İtiraf ediyorum sevgilime işkence ettim. Saat 15.00 olmuştu hala bekliyordu, bunu farketmiştim ama bir kere yemekten sonra demiştik, mecbur bekleyecektim.Lobide otururken en sonunda dayanamadı ve " bugun benim doğum günüm! " dedi. Bilmiyormuş gibi yaptım daha da bozuldu; hatta küstü!! :)  Sonunda odaya çıktığımızda sürprizi görüp herşeyi unuttu.













Güzel keyifli bir tatil geçirdim.Darısı balayına!